Misafirhanedir bu dünya gelen kalmaz, gider bir gün
Ömür kandilinin yağı biter, kalmaz, söner bir gün
Beden kâşânesi virâneye elbet döner bir gün
Yaman bir pehlivan olsan, ecel şeksiz yener bir gün
Binip cansız ata canlar bu âlemden göçer bir gün
Bu âlemde ne ektiyse o âlemde biçer ol gün
Ölüm âkıllere bir levha-yı ibret olur ey can
Muammâdır çözülmez, gâfile hayret olur ey can
Ölüm hali heman bir sahne-i dehşet olur ey can
Bütün âriflere şeksiz, ölüm vuslat olur ey can
Binip cansız ata canlar bu âlemden göçer bir gün
Bu âlemde ne ektiyse o âlemde biçer ol gün
Bu âlemde nesin, kimsin, niçin geldin bu dünyaya
Bu gelmekten, bu gitmekten, bu varlıktan nedir gâye
Kuru bir söz ile gitmek revâ mıdır hiç ukbâya
Muammâyı çözenler yüz çevirir semt-i manâya
Binip cansız ata canlar bu âlemden göçer bir gün
Bu âlemde ne ektiyse o âlemde biçer ol gün
Şükür FÂNÎ Aziz Kenzî isimli bir cihan buldu
Ona teslim olup gönlü dikensiz gül ile doldu
Ölüp, anda dirilip hem hayatı câvidan oldu
Açıldı gonce-i mânâ fenânın gülleri soldu
Binip cansız ata canlar bu âlemden göçer bir gün
Bu âlemde ne ektiyse o âlemde biçer ol gün
(28.6.1968) |