• •  Hakk


Bir iken tüm hayallerde kuva (kuvvetler) halinde, esma tahtında (değişik isimlerde) göründüğü ve hepsini kendinde topladığı: “İnsan-ı kâmil” (Âdem-i Mana) mertebesidir. Bu mertebe kökleri yukarıda, dalları aşağıda olan ve “Tûba ağacı” diye adlandırılan mertebedir. Allah bu mertebede ikinci mim'i de almış ve yarattığı bu mertebede kendine Peygamber demiştir. Başka bir ifade ile masdarken masdar-ı mimî olmuştur. Bu mertebe de, tüm kâinatı kapsadığı için: “Bir kabirden bin bir adlı Mehmet çıkacak” denmiş ve çıkan Mehmet'ler halk mertebesinde görünür hale gelmiştir.

Burası, Ahmed'ken nur-u Muhammedî olarak kâinata yansıttıklarını, tekrar kendinde topladığı mertebedir ve ne demek olduğunu ilerde göreceğimiz hareket makamıdır.

Buraya kadarki mertebelerin tümü manevi mertebelerdir ve gözle görülmez. Çünkü, bu mertebelerde henüz maddesel hiç bir şey yoktur.

Bu mertebenin uructaki karşılığı ilerde göreceğimiz Cem Mertebesidir. Cem mertebesinde maddi, manevi her şeyi kendinde toplayan Allah'tır. Meydana çıktığı anda adı Hakk olur. Meydana çıkış, zuhura delalet eder. Gaipte olana Allah, O'nun zuhurunaysa Hakk denir. Onun için Hakk Teâlâ zuhurdadır.

Allah'ın dış âleme akseden nuruna Rahmaniyet, gayb âlemindeki Hazret-i Peygamber'in nuruna ise Rahimiyet denir. Bunlar iki güneştir. Bu iki güneşe zahir ulemaları, yaz güneşi ve kış güneşi derler. Bu konuya ilerde Rahimiyet, Rahmaniyet bahsi işlenirken tekrar dönülecek ve daha geniş bir şekilde anlatılacaktır.

Buralar, bilmeyenler için çok zor anlaşılır yerlerdir, ama bilenler için öyle değildir. Tıpkı derslerin; öğrenciler için zor, fakat öğretmenler için kolay oluşu gibi...

 

<< Bir Önceki Bölüme Dön  | Başa Dön  | Bir Sonraki Bölüme Geç >>