• Kenzi-i mahfiyken ezel mâna-yi aşk

Kenzi-i mahfiyken ezel mâna-yi aşk
Cuşa geldi hubb ile derya-yi aşk

Cuşiş-i deryadan oldu âşikâr
Nur-i pâk-i Dâver-i Batha-yi aşk

Ya'ni kim nuruyla oldu münceli
Oldu nur-a-nur şeb-i yelda-yi aşk

Zâtını esmâsına ilân için
Zâhir oldu sır ve hem ihfa-yi aşk

Ya'ni esmâsı yönünden Zâtını
Bilmeye kasdeyledi Mevlâ-yi aşk

İncilâ-yi nur-i Zât ile heman
Birbirin gördü bütün esmâ-yi aşk

Şöyle bil ki Hazret-i Perverdigâr
Eyledi nuru ile inşa'-yi aşk

 

Rûnüma oldu o nurda bir cemâl
Matla'-i esrar-ı “Mâ yûhâ”-yi aşk

Kapladı ol dem adem iklimini
Şa'şaanî bir a'ceb edva'-yi aşk

Oldu bir âlem o anda rûnüma
Tarh edip ol âleme mebna-yi aşk

Nurunu ayine etti Zâtına
Zâhir oldu hüsn-i müstesna-yi aşk

Âşık idi nüsn-i müstesnasına
Kabil olmaz âşıka ihfa-yi aşk

Sanma kim bu incilâ' evkat ile
Vakı' oldu eyledi peyda-yi aşk

Âşık ü ma'şuk ü aşkın vahdeti
Bak göründü! Hey'et-i berna-yi aşk

İlm-i Zâtîsinde Zât-i Zülkemâl
Koydu namın, nüsha-yi kübra-yi aşk

“Âdem-i Mâna” dedi ol hey'ete
Oldu mescud-i süruş dânâ-yi aşk

Âdem-i mâna Muhammed nurudur
Ol hakaik ma'dini yekta-yi aşk

Ayn-i Hak'tı nur-i şah-i enbiya
Anda idi rütbe-i balâ-yi aşk

Aksedip levh-i hayata nur-i pâk
Maye oldu her şeye ecza'-yi aşk

Âdem'e ruh oldu nur-i Mustafâ
Anda fa'al oldu hep esmâ-yi aşk

Âlem-i esmâ denildi Âdem'e
Cism-i Âdem eyledi ifşa-yi aşk

Mübtedası lemin Âdem'se de
Nur-i Ahmed mebde'-i ulâ-yi aşk

Nur-i evvel Hazret-i Ahmed olup
Akl-i evvel Âdem'e mecra-yi aşk

Her bir esmâ ilm-i Hak'ta ne ise
Mazhariyle eyledi icra-yi aşk

Cümle esmâlar teaküs eyleyip
Hâsıl oldu hikmet-i isna'-yi aşk

Çarsu-yi âdemiyyette bu dem
Cem' olundu her ne var kâlâ-yi aşk

Ufk-i âdemden tecelli eyledi
Doğdu eşya', saha-yi tenha-yi aşk

Bu vücud sahra'sı da âbâd olup
Namına dendi anın “Havva-yi aşk”

Şulepâş oldu o envar, anda da
Oldu Havva suret-i zîba-yi aşk

 

Bakmadı Havva'ya Âdem, Rabbine
Baktı, oldu meskeni me'va-yi aşk

Mazhar-ı Havva'da fevrân eyledi
Ber takaza başladı dâva-yi aşk

Cilvelerle eyledi arz-ı cemâl
Âdem'e ayyar olan Leylâ-yi aşk

Geh göründü suret-i tavus ile
Dilfiribane bütün enha-yi aşk

Geh mülevven oldu rengârenk ile
Âdem'in nefsi o ejderha-yi aşk

Ya'ni kim cezb-i Âdem'e kasd eyledi
Zîb ü ziverle bütün eşya'-yi aşk

En sonunda çaldı aklın Âdem'in
Saldı âteş kalbine sima-yi aşk

Kendisi mir'at-i Hakken, Âdem'e
Verdi hayret şiddet-i germa-yi aşk

Kaynadı bahr-i hayali nâgehan
Doldu kalbe şuriş-i gavga-yi aşk

Kendine Havva'yı mir'at eyledi
İçti ol dem bâde-i hamrâ-yi aşk

Cennet-i Zât'tan çevirdi vechini
Hâkdan oldu ana mersa-yi aşk

İnkılâb etti o hayret ducrete
İki gördü dide-i şehlâ-yi aşk

Gitti vahdet, geldi kesret gönlüne
Oldu kesret Âdem'e igva-yi aşk

Kaf-i vahdetten tenezzül eyledi
Hâke kondu ol yüce anka-yi aşk

Bahr-i şe'niyyet telâtum eyledi
Çınlatıp âfakı huy ü hay-i aşk

Hükm-i te'dib-i Cenab-i Zülcelâl
Arzı kıldı Âdem'e menfa-yi aşk

Esti başından firakın yelleri
Başladı feryad ü vaveylâ-yi aşk

Âdem'i etti o anda terbiye
Bin cihetten dest-i biperva-yi aşk

Gördü Âdem, âlemin faniliğin
Anladı neymiş ebed, ferda-yi aşk

Âkıbet bildi nedir Havva olan
Zâtına döndü yine baba-yi aşk

Açtı ibret çeşmini Âdem baba
Sunmadan pîr-i ecel sahba'-yi aşk

Nefsine zulmettiğin idrat edip
Magfiret etti taleb cuya-yi aşk

Ehl-i Beyt-i Mustafâ hakkı için
Etti Hak'tan yine isti'da-yi aşk

Ehl-i Beyt'in hürmetiyçün Âdem'e
Rahmet etti ol kerembahşâ-yi aşk

 

Bak! Ne söyler ârif-i billâh olan
Ol hakaik mecma'ı dânâ-yi aşk

Nur-i kutbiyyet tekatu eyledi
Nokta-i vuslattadır ibka-yi aşk

Nokta-i vuslat demek, vahdet demek
Vahdet-i Hak'la olur, ilka'-yi aşk

Âdem ü Havva hakikat aşkıdır
Doğdu ol aşktan bütün ebna-yi aşk

Feyz ile etti terakki nur-i Hak
Bildiğin gördü o dem bînâ-yi aşk

Mazhar-ı sırr-ı kemâl-i ilm olup
Hak'tan özge sevmedi rüsva-yi aşk

Göğsünü gerdi melâmet taşına
Pîr-i fani, hazret-i valâ-yi aşk

Rabbine feryad-ı canı ref' edip
Ağladı ol sakin-i sahra'-yi aşk

Bargâh-i izzete erdi enin
Arşı lerzan eyledi şekva-yi aşk

Geldi ferman suret-i Tufan ile
Mahv-i ezdad eyledi fetva-yi aşk

Emr-i tekvinî kaçılmaz bir kader
Ol hüküm lâbüdd eder icra-yi aşk

Vâsıl oldu Rabbine Pîr-i Celîl
Olmuş idi ruz ü şeb hempâ-yi aşk

 

Perr açıp bir hamle etti azm ile
Ol hakikat şulesi verka'-yi aşk

Mahzen-i sırr-ı hayat-ı kâinat
Oldu İbrahim can, merma'-yi aşk

Âlem-i hubba erip oldu halil
Nâra saldı kendini sevda'-yi aşk

Âteş-i kahr-i celâli mahv edip
Gülsitan oldu ana sükna-yi aşk

Şedd-i rahl etti gönül iklimine
Çünki olmuştu ana îma-yi aşk

Emr ile yaptı Huda'nın beytini
Ol makamda etmeye insa'-yi aşk

Ol eve dahil olan amîn olur
Urulur ol mü'mine damga-yi aşk

 

Etti bir hamle daha ol kâmran
Mazhar-ı nur-i lika lâla-yi aşk

Merkez-i sırr-ı kemâl-i cûd olup
Gördü ancak sureti, Musa-yi aşk

Rabbini görmek için tenzih ile
Dedi: “Eriniy” sırr-ı bihemta-yi aşk

“Len terâniy”le muhatab oldu ol
Teşne-i didar olan şeyda-yi aşk

Anladı “Sevfe terâniy” remizini
Bunda vardı kendie igra-yi aşk

Burda görmezse kişi ma'budunu
ahirette sayılır a'mâ-yi aşk

Vacib ü imkânı tefrik eyledi
Gördü anda bir gül-i ra'na-yi aşk

Zıddolan fir'avnını imha için
Şakk-ı bah etti yed-i beyza-yi aşk

Can gözüyle bak! O sahib meşrebe
Göz göz etti sînesin Sina'-yi aşk

Şiddet-i Tur-i tecellâdan heman
Pârelendi nefs-i pâbercâ-yi aşk

Derkedince erbainin sırrını
Nur ile doldu bütün dehna'yi aşk

Mim ile erdi cemâl-i vahdete
Ta' ü Vav ü Ra'da ol ahra-yi aşk

 

Ma'din-i sırr-ı kemâl-i ruh idi
Ufk-i ruhullah olan İsa-yi aşk

Bipeder geldi cihan iklimine
Bariz oldu ayet-i akva-i aşk

Neş'esi hatm-i velâyetti anın
Neş'esiyle eyledi i'lâ-yi aşk

Halk-i tayr etti o ma' ü tînden
Nefhasıla eyledi irva'-yi aşk

Tîn-i cisminden o, tayr-i ruhunu
Ettirip pervaz felek-pira-yi aşk

Sırr-ı tecridle o ruh-i pürfütuh
Çarım-i eflâki etti cây-i aşk

Ya'ni kim fevk-el-anasın ol şehe
Mak'ad oldu merkez-i âlâ-yi aşk

Feyz-i cavide edip mazhar anı
Verdi rif'at kadrine ilyâ-yi aşk

 

Destgâh-i “Külle yevmin”de Huda
Nesc edip bir atlas-i diba-yi aşk

Anın üstünde bu bezm-i vahdete
Gör! Ne tevlid eyledi hublâ-yi aşk

Barekâllah geldi sadr-i âleme
Nur-i çeşm-i âşıkan, tutya-yi aşk

Hatime çekti cihan menşuruna
Ol Muhammed Mustafâ tugra-yi aşk

Sırr-ı hatmiyyet tecelli eyledi
Misk ile mahtum olup mîna-yi aşk

Ya'ni kim ilm-i Huda oldu ayan
Hâsıl oldu maksad-ı aksâ-yi aşk

Ne ise sırr-ı zuhûru kâmilen
Cami oldu kalmadı gabra-yi aşk

Nitekim evvel idi ol nur-i pâk
Yine oldur- âlem-i uhra-yi aşk

Başladı andan yine âhir ona
Müntehidir menhec-i garra-yi aşk

Arşın üstünde o Şah'ın şanına
Rekz olundu hayme-i hadra-yi aşk

Erdi fevk-al-arş kendi Zâtına
Hâsıl oldu lezzet-i uzma-yi aşk

Cem'-i kavseyn eyledi irfan ile
Andadır esrar-ı “Ev edna”-yi aşk

Dinle canım sırr-ı hatmiyyet nedir
Cehl ile olma sakın tersa-yi aşk

Sabıkîni hatm ile ol şah-i din
Lâhıka açtı reh-i ulya-yi aşk

Böylece hatm-i kemâlât eyliyor
Ümmete etmek için i'fa'-yi aşk

Nesl-i pâkini bıraktı bizlere
Oldu anlar urvet-ül-vüska-yi aşk

Rahmetinden “Rahmeten lil' âlemiyn”
Eylemekte daima ihya'-yi aşk

Dikkat et kim ayet-i “Lebsin cedid”
Nesline etmektedir iksa'-yi aşk

Cümle evlâdı o Şah'ın bittemam
Bezm-i Hak'ta bülbül-i gûya-yi aşk

Her biri ayine-i Zât ü sıfat
Her biri sertakadem mecra-yi aşk

Olmasa evlâd-ı Peygamber eğer
Kâinat ol dem olur feyfa-yi aşk

Bak! Bu dine kim sahabet eyledi
Kimde kaldı rütbe-i balâ-yi aşk

Can nisar etti bu yolda nesl-i pâk
Oldu helva anlara belva-yi aşk

Varsa iz'anın eğer bir lâhzacık
Kıl tefekkür sen de ey molla-yi aşk

Âleme sultan ederler bendeyi
etseler ger kalbine imlâ-yi aşk

Vâsıl-ı cânân olursun lâhzada
ger edersen benliğin yağma-yi aşk

 

Hayf kim ol âdem görünen bir güruh
Koştular hep etmeye imha-yi aşk

Suretâ insan, içi hayvan olan
Hızb-i şeytan; oldular a'da-yi aşk

Zalimanı nefy edersin “Lâ” ile
Varsa gönlünde eğer “İllâ”-yi aşk

Bir güneştir aşk-i pâk-i Zülcemâl
Eylemek mümkin midir itfa-yi aşk

Vâris-i sırr-ı Resul'e ermeyen
Tatmaz asla çeşni-i ahlâ-yi aşk

Aşka erdim zanneder bazı kesan
Hepsi nâim, görmede rüya-yi aşk

Gerçi kimse hâli olmaz aşktan
Çün olunmuş her şeye i'ta-yi aşk

Zâhir olmazsa eğer bir kimsede
Anda bâtındır bütün fehva'-yi aşk

Böylesi tatmaz bu aşkın tadını
Bunlara ma'nen denir hunsa-yi aşk

Bâtına olmaz müşahid ol kişi
Sağ da olsa sayılır mevta-yi aşk

Binihayet hamd ola ya Rab sana
Sayeban oldu bize Tuba-yi aşk

KENZİYA! Erdim bu aşk-i pâke ben
Dilde asla kalmadı hulya-yi aşk

 

<< Bir Önceki Bölüme Dön  | Başa Dön  | Bir Sonraki Bölüme Geç >>