• Her Yerde Hâzır, Nâzırdır ve Her Şeyden Münezzehtir
Tenzih (enfüs) görünmezlik, teşbih (âfak) ise görünürlük âlemi demektir. Bu âlemlerin her ikisi de Allah'ın olduğu için, O her iki âlemde de vardır.
Allah'ın tenzihte olması: “O ne yerdedir, ne göktedir, ne sağdadır, ne soldadır, ne öndedir, ne de arkadadır” cümlesiyle, teşbihte olması ise: “O her yerde hâzır ve nâzırdır” sözüyle anlatılır.
“Bir zerre yoktur sensiz cihanda
Sen müncelisin her bir zamanda
Hem lâmekânsın, hem her mekânda
Bulduk visali elhamdülillâh ”
kıt'ası da bunu özetler.
Allah, her yerde hazır ve nazır, yani teşbihte olduğu zaman da görünmez, ama bir hayali vardır ve o hayali görünür. Bu duruma göre: Tenzihi esastır ve Ahadiyettir. Teşbihi ise celâliyettir, sıfattır. Tenzih esas olduğu için islâm şeriatı bu temel üzerine kurulmuştur. Bu yüzden islâmiyette resim ve heykel yasaklanmıştır. Ancak ismin ve resmin olmayışı öyle bir yokluktur ki, tüm avalim kendinde meknuz (hazine halinde gizli) dur. O'nun, gizliliğini meydana çıkartmasının nedeni; evvelce de söylediğimiz gibi, kendine olan aşkı ve bunu göstermek istemesidir.
Allah, sadece manada kalan, maddede olmayan bir varlık değildir. O, “ O öyle bir Allah'tır ki kendisinden başka ilâh yoktur, gaybı ve aşikârı bilir ” <59-22> olduğuna göre, şahadet âleminde de vardır ve şahit olunması gerekir. Çünkü Kur'an'da: “ Kim ki dünyada kördür âhirette de kör olacaktır ” <17-72> demektedir.
Allah'ın, enfüste de, afakta da olduğu Kur'an'da: “Biz size şah damarınızdan daha yakınız ” <50-16> ve “ Üç kişi gizli konuşmaz ki, dördüncüleri Allah kendisi olmasın; beş kişi gizli konuşmaz ki, altıncıları O olmasın; daha az olsunlar, daha çok olsunlar, nerede olurlarsa olsunlar Allah onlarla beraberdir ” <58-7> âyetleriyle bildirilmektedir. Bunlardan birincisi enfüste olduğunu, ikincisiyse âfakta olduğunu anlatmaktadır. Bu iki âyetle bize iletilmek istenen mesaj: “Kendinizi bulun” cümlesiyle özetlenebilir ki, esas konumuz da bu olduğu için, insan bahsi hemen tümüyle buna ayrılmıştır.
Şeriat tenzihe dayandırılmış olduğu için, şeriat erbabı bu noktalara değinmekten daima kaçınır. Kaçınmalarının sebebi; evvelce de söylediğimiz gibi, mertebeleri tam olarak anlamamaları ve bilmedikleri için bu konular açıldığında tatminkar cevap bulamayıp, sorulanlara verdikleri çelişkili cevaplarla soru sahibini daha fazla bunaltmalarıdır. Buna basit bir örnek olarak: Kâbe için çok kullandıkları: “Allah'ın evidir” nitelemesi yeterlidir. Bir taraftan “Allah mekândan münezzehtir” denirken, diğer taraftan “Kâbe Allah'ın evidir” denmesi bir çelişki değil midir ?
Allah, her âlemde vardır. Bir ilâhimizde: “Söyleyen O, dinleyen O” demek suretiyle O'na tenzih âleminde, bir başka ilâhimizde ise:
“Sensin Allah'ım
Yok iştibahım”
diyerek teşbih âleminde hitabetmekte, bunları söylerken de O'nun, zatı itibariyle her yönden münezzeh olduğunu, buna karşılık kâinatta noksanlık kalmaması için altı yönü yaratıp, ona altı yönden nurunu vermekte olduğunu anlatmaya çalışmıştık.
Bu konu çok önemli olduğu için, ilerki sayfalarda tenzih ve teşbih başlığı altında geniş bir şekilde incelenecektir.
<< Bir Önceki Bölüme Dön | Başa Dön | Bir Sonraki Bölüme Geç >>