• Tevhidin Zorlukları
Dünyada hiç bir şey kolay elde edilmez. Her şey başlangıçta zordur. Elde edinceye kadar pek çok sıkıntılara katlanmak gerekir. Bu kural tevhit ilminin öğrenilmesinde de geçerlidir. Kolaylık, öğrendikten sonra başlar.
Ehl-i tevhit, çocuk terbiyesinde de kendini belli eder ve hiçbir zaman hırsını almak için çocuğunu dövmez. Çünkü, çocuğun masum olduğunu bilir. Çocuk, dövülmeyi gerektiren bir hareket yaptığında da, onu, ona zarar vermeyecek şekilde cezalandırır.
Tevhidi laf olarak öğrenmek kolay, ama yaşamda uygulamak, yahut başka bir tabirle, onun içinde yaşamak zordur. Aslında çok zor görünüp, kolay veya çok kolay görünüp, çok zor da olabilir. Tevhit; ateş gibi görünür, ama cennettir, yahut cennet görünür, ama ateştir diye de tanımlanabilir. Bu hususa çok dikkat etmek lazımdır, çünkü ahiret ile dünya birbirinin tam tersidir.
Tevhit zordur ve zorluğu da yine insanın kendinden, kendini tarh edememesinden (bırakamamasından), taksime yanaşmamasından kaynaklanır.
“Mal canın yongasıdır” derler. Doğrudur. Çünkü, ağaç her zaman giden yonganın yerine yenisini meydana getirebilir. Bunun için ağacın suyunun kesilmemesi lazımdır. Su kesildi mi, ağaç gider.
Tevhitte var ile yoku bir tutmak gerekir. Bu iş kolay gibi görünür, ama o kadar kolay değildir. Hazret-i Peygamber bile, Mariye'den olan oğlu İbrahim'in ölümünde mükedder olmuştur. Çünkü, bir ağacın kabuğu bir anda soyulursa o ağaç ölür, ama kısmi bir soyulma zaman içinde telafi edilebilir.
Tevhidin ahadiyet ve vahidiyet konularında çok şaşıran olmuştur. Bu noktada, görünene: “Allah'tır” desen olmaz, “Allah değildir” desen yine olmaz. Çünkü, ne aynıdır, ne de gayrı... İşte burayı anlatabilmek için ben: “Özde aynı gözde ayrıdır” diyorum.
Hepimizin özü birdir ve aynıdır. Çünkü, O: “Ona kendi ruhundan üfledi” <38-72> diyerek hepimizde nefha-yı İlahi olduğunu söylemektedir. O halde hepimiz özde biriz. Bu nefhayı alıverdiği zaman, bize “Öldü” deniyor ve bedenimiz, kendini meydana getiren unsurlara ayrılıyor. Yani, haşirden neşre uğruyor. Bu noktada havayı, toprağı vs. yi de diri olarak bilmemiz gerekiyor ki, her şey yerli yerine otursun...