YANSIMALAR
TOPLULUĞUNA
sitemize verdiği
destek için

TEŞEKKÜR EDERİZ
  Kitaplar > Kitaplardan Seçme Tümceler
 Sf :  20 / 20
 

 

•  Sohbet, maide yâni Hakk sofrası dır. Bu sofra gayb âlemi nden gelir ve meydanda görünmez.

•  Sohbet , en büyük mânevi ikrâmdır ; " Cûd" dan gelen " Vecd " halindeki " Vav "dır ve tecelli eder.

•  Sohbet, iç âlemdeki gezintilerin ifadesidir. O gezilen yer ve makamların kokusu, duyguları ve hassaları    sohbete yansır. Sohbet edilirken, çoğu kez sohbet eden, kendinde değildir.

•  "Sohbet dinlemek", el tutup "âb-ı hayat" içmek demektir .

•  Sohbetler, âyât-ı müteşabihat 'tandır ; benzeri olur ama, asla aynısı olmaz.

•  " Ashâb ", sohbet duyan, sohbet dinleyen demektir.

•  Mânâ âlemine ait sohbetler, hemen herkesi çeker ve " Sükûnet "e sevk eder.

•  Günümüzde her kes, çilede olduğu için, müridleri çileye sokmaya gerek yoktur.

•  Artık , "Şeyhlik ", " Dervişlik " gibi kavramlar tarihe karışmıştır ve insânda aranan sadece ve sadece " İnsânlık " olmuştur.

•  İnsânın yükselmesini engelleyen iki şey vardır ki bunlar, " Şehvet " ve " Gazâb "tır.

•  En zor vaz geçilen, dünyevi iki şey var : " Cân" ve "Mal " ; en zor vazgeçilen mânevi iki hûy var : "    Öfke" ve "Şehvet ". Gazâb'ı orta düzeyde tutmak " Şecaat " ; şehveti orta düzeyde tutmak, "İffet " ;    cânı Allah yolunda vermek " kûrbet " ; malı Allah yolunda harcamak ise " Zenginlik " vesilesidir.

•  İnsân kimseyi yüzüne karşı methetmemelidir. Çünkü, metheden, karşısındakinde, kendisini methetmiş     olur.

•  " Ancak Allah'a temiz bir kalble gelenler . (26/89)"

•  Bu işin esası " zevke ermek "tir.

•  Tahakkuk dediğimiz şey, kalb'te ama, kalb dediğimiz et parçasında değil, insânın kafasının içinde     olacaktır.

•  " Tesbih ", yüzmek demektir, boncuk çekmek değil.

•  " Vecd hâli ", tıpkı cinsel temasın doruk noktasında hissedilen duyguya benzer ama, ondan çok daha    şiddetli bir histir.

•  " Vicdân", hâlet-i vecd 'ten gelir. Cûd, varlık ; Vücûd, o varlığın bilinmesi ; mevcûd ise bu âlemde, o    varlığın görünmesidir. Mevcûdu bilmek için, " Vecd " geçirmek lâzımdır.

•  " İstiğrâk ", kelimesinin anlamı ; insânın kendi dünyasında " Gark " olmasıdır.

•  Allah bir isimdir . Zuhûren de bütûnen de, esâs olan "İnsân-ı Kâmil"dir . Çünkü, kemâlât ın    eğitim yöntemi, "Kelâm "dır. O kelâm, olmasa, kemâlât ortaya çıkamaz.

•  Rûh 'u " Teshîr gücü "ne sahip olmayan kimseler, ilimde kalmış demektir ve " İnsân-ı Kâmil " olarak    kabul edilmezler.

•  " Mec'ûl " yapmacık demektir ve " Ceal " kökünden gelir ; " İlâh-ı mec'ûl ", bir nevi sun'i, tasavvuri    ilâh anlamındadır.

•  "İnsân-ı Kâmil ", hem olgun insândır hem de, aşırı sâflığı dolayısıyla, "Çocuk " gibidir. Bu nedenle de,    herkes O'nda kendinden birşeyler bulur ve O'na sevgi duyar.

•  " Tevacûd "un ucu, Cûd 'a dayanır. Cûd, bâtıni ve zahiri bir "tohum "dur. Bu tohum, "Varlık" demektir    ve Vücûd'a "Sücûd " eder ; Vücûd'un insândaki belirişine de "Vecd " denir. " Hâlet-i Vecd ",    Allah'tandır ve insânda, vasıtasız olarak tecelli eder.